Bu günün başlığını bir anne attı. Mesajı kısaydı: “Artık bu mevzu okullarda eğitimin dahi önüne geçmiş durumda. İlk fiziksel durumları ile alay etme ve aşağılama olarak başlıyor. Peşinden dışlama, duygusal ve fiziksel şiddet geliyor. Çocuğunuzun sesi gürse şanslısınız. Bu çağın vebası da akran zorbalığı. Düzgün çocuk yetiştirirken yeni tanımıyla EZİK çocuk yetiştirmiş oluyorsunuz!”
Dün sizlerden başınızdan geçen zorbalık örneklerini istedim. İnanın binlerce yanıt geldi. Bunlardan yüzlercesini okudum, onlarca not aldım. Fiziksel özellikleri, konuşması, kıyafeti, yemeği, suluğu, saçı, notları, kiminle arkadaş olduğu, sosyal medyasının olup olmaması, oynadığı oyunlar, dinlediği müzikler, gittiği kurs, evinin muhiti bile zorbalık konusu…
Alay etme, dışlama, arkasından konuşma, geçerken laf atma, üstüne su dökme, suluğuna çok tehlikeli maddeler koyma, 3-5 kişiyle sıkıştırıp dövme, tuvalette fotoğrafını çekme, pantolonunu indirme, bıçaklama, boğazlama, palto taşıtma, ayakkabı bağlatma, harçlığını alma, çantasına eşya atıp hırsız gibi gösterme, korkutma, ölümle tehdit etme, yemeğine el koyma, kantine gönderip yemek aldırtma, babasının mesleğinden güç alarak tehdit etme, oyunlara dahil etmeme, öğretmene hakkında yalan suçlamalarda bulunma, yüksek not alanları tehdit ederek düşük not almaya zorlama, hediye vererek başkasına kötülük yapmasını isteme, zorla öpüşme, çantasına ölüm notları koyma…
Bu kadar yetti diyorsanız, bir de çocuğunuzun halini düşünün… Eğer saygılı, kurallara uymasını bilen, ekran ve içerik konusunda dikkatli, beslenmesine, giyimine özen gösterdiğiniz, notları iyi ve merhametli bir çocuk yetiştirdiyseniz yandınız!
Kendine sosyal bir çevre edinmesini, gülüp eğlenebileceği, birlikte oyunlar oynayabileceği, ders çalışıp, laflayabileceği arkadaşları olmasını unutun.. Eve sadece mutsuz geldiyse şanslısınız. Yok şiddet veya daha kötüsüne uğrarsa bir de derdinizi onun anne babasına, okula ve resmi mercilere anlatmak gibi imkansız bir görev bekler sizi.
En anlayışlısı bile çocuğunun sizin çocuğunuza yaptıkları için içten içe hoşlanır, gizli bir küçümseme ifadesiyle, yüzünüze “konuşacağım, bir daha olmaz” der. Böyle olursa ne mutlu, bir de çemkirenler var. (Çocuğundan anlaşılacağı üzere) sizin de zorbalık görmeniz, sinirlerinizin ayağa kalkması ve çaresizlik içinde kalmanız daha olası…
Sonuçta yediği yemek, giydiği ayakkabı, kullandığı telefon, aldığı notlar ve teşekkür etmesiyle bile dalga geçilen, dışlanan mutsuz çocuğunuz ve onun için tasalanan sizden başka kimse olmadığı gerçeğiyle yüz yüze kalıverirsiniz. Dünyanın hassas kalpler için bir cehennem olduğu gerçeğiyle…
Ne olur yılmayın! Çocuğunuzun öbür tarafa geçerse daha mutlu olacağı yanılgısına kapılmayın. Asıl mutsuz olan çocuklar onlar.. Çocuklarımız için güzel bir dünya bırakacağız ya, işte o dünya merhametli yetişmiş çocukların elleriyle kurulacak.
Artan akran zorbalığının sebebini uzmanlar daha iyi bilir desek de çorbada bir tuzum olsun, belki bir farkındalık yaratırım diye yazmak istedim.
Çocukların yaşlarına uygun olmayan zorbalık dolu diziler izlemesi, oynadıkları oyunlarda, izledikleri videolarda zorbalığın binbir çeşidini görüyor olmaları, anne babanın mutsuzluğu, aile içi şiddet, anne veya babanın iş yaşamlarında gördüğü zorbalıklar, çevre etkileri, adaletsizlik, eşitsizlik… Bir sürü etken var!
Şu bir gerçek, çocuklarımız öfke dolu. Daha önce Dr. Gabor Maté’den alıntı yaptığım, “hayal kırıklığı öfkenin yakıtıdır” sözünü hatırlayalım. Çocuklarımızı hayal kırıklığına uğratan şey bizlerle bağ kurma çabalarına karşılık vermiyor/veremiyor oluşumuz.
Onlarla güçlü bağlar kurma becerilerimiz hala var olsa da zaman ayırma becerimiz buharlaşıp gidiyor…
Zamanımızı neyin çaldığını iyi analiz edelim ve en değerlilerimizi bizden almasına izin vermeyelim. 👨👩👦