“Bu çocuklar neden bu kadar bağımlı oldu. Oyunda bulup da aile içinde bulamadığı nedir?” Bu soru Instagram hesabımda yayımladığım bir gönderinin altına gelen yorumlardan. Bugünlerde bir çok uzman bu sorunun yanıtını arıyor. Elbette pandemi gündemimizin ortasında yer aldığı için, en çok da pandeminin etkisi üzerinde duruluyor.

Ben psikolog ya da çocuk gelişimi uzmanı değilim. Hatta kendime uzman değil de araştırmacı diyebilirim. Teknolojiden anlayan, teknolojinin çocuklar üzerindeki etkisini araştıran ve kendi de bir dijital çocuk babası olan bir mimar ve bilişim meraklısıyım. Bugünkü yazımı da, teknolojinin çocuklar üzerinde etkisini çok araştırmış, halen de araştırmaya devam eden, zararlarından korumak ve faydalarından yararlandırmak isteyen bir babanın pratiği olarak değerlendirin lütfen.

Bilgisayar bağımlılığı ya da dijital bağımlılık nedir?

Bazen, bilgisayar, teknoloji, oyun, dijital ya da adını ne koyarsanız koyun bu modern zamanın hastalığı olan bağımlılığı tanımlamakta zorluk çekebiliyoruz. Çünkü kendimize itiraf etmesek de bu bağımlılığı tarif ettiğimizde ucu biraz bize de dokunuyor. Biliyoruz ki yatmadan önce en son baktığımız şeyle, sabah kalktığımızda ilk baktığımız şey telefonlarımızın ekranı.

Çocuğumuzda aşağıdaki davranışları gözlemlediğimizde onun için dijital bağımlı diyebiliriz:

  • Her gün bir önceki günden daha fazla ekran başında kalmak istiyor.
  • Erken bıraktığında ya da kesintiye uğradığında öfkeli oluyor ve etrafına bağırıyor.
  • Ödevlerin yapmak, ders çalışmak ve ev işlerine ortak olmak gibi sorumluluklarını ihmal ediyor.
  • Banyo yapmak, dişlerini fırçalamak, odasını toplamak ve düzgün giyinmek gibi kişisel bakımı ile ilgili şeyleri önemsemiyor.
  • Arkadaşları ve ailesiyle ilgili iletişimi azaldı ya da tamamen kesildi.
  • Oyunların içindeki satın almaları yapmak için her gün daha çok harcıyor, tanıdığı herkesten para istiyor ve gerekirse gizli gizli sizin kartlarınızı kullanıyor.
  • Oyunu bıraktığı zamanlarda bile kendini oyunda gibi hissediyor, oyunda rolüne büründüğü karakter gibi davranıyor.
  • Yemek yerken ya da TV izlerken 2~3 dakikada bir mesajlarına bakıyor. Telefonu mutlaka yatak odasına götürüyor.

Yukarıda saydığım belirtiler tek tek ya da bir kaçını gözlüyorsanız çocuğunuz (ya da siz kendinizde de gözlemliyor olabilirsiniz) teknoloji bağımlısı demektir.

Bu bağımlılığın sorumlusu pandemi mi?

Dün kızımın kuzeni bizdeydi. Evin İnternet şifresini istedi. Ben de şifreyi girdim. Tam süreyi tutmadım ancak belki de 4~5 saat boyunca kanepede uzanıp, başka hiç bir şey yapmadan telefonunla meşgul oldu. Halbuki bizim çevremiz hep parkla dolu. Hava da güzel olmasına rağmen kızımla çıkıp dışarıda bir şeyler yapmak istemedi.

Okullar kapalı olduğundan çocuklarımız evde. Anne babaları çalışanlar tüm günü evde yalnız ve sınırsız teknoloji erişimi ile geçiriyorlar. Oynayacakları, dertleşecekleri, akıl alacakları, birlikte haylazlık yapacakları kimseleri yok. Hepsi sanal dünyada. Hepsi çevrim içi…

Anne ya da babası evde olanların da durumu pek farklı değil. Ebeveyn uzaktan çalıştığı için ya salondaki yemek masasında ya da oturma odasında bilgisayar başında. Belki de umursamıyor. Pandemi hepimizin doğrularını, prensiplerini ve alışkanlıklarını olumsuz etkiledi.

Sonuçta çocukların anlaşılmak, sosyalleşmek, sevilmek, takdir edilmek, değer verilmek ve ait olmak gibi duygusal ihtiyaçları var. Pandemi süreci bu ihtiyaçlarını sanal dünyada karşılamaya alıştırdı onları. Üzücü ama artık dışarı çıkmaktansa ev ortamında kalmayı, arkadaşlık yapmanın risklerini ve sorumluluğunu almaktansa yeteneklerinden emin oldukları oyunlarda takdir edilmeyi, sevildiklerini “like” sayıları ile anlamaya alıştılar.

Pandemi sürecinde elimizden bir şey gelmez miydi?

Babalar bu konuya çok kafa yormak istemese de anneler bu süreçte kendilerini suçlayabiliyor. “Acaba elimden başka bir şey gelmez miydi?”, “İşe gittiğim için yalnız kaldı ondan oldu.”, “Keşke dışarıya daha çok çıkartabilseydim.” gibi düşünceler içlerini kemiriyor.

Bu süreç belki bu baharla birlikte azalarak bitecek. Maalesef bu süreçte hepimiz az ya da çok hasar aldık. Aldığımız hasarların büyüklüğü aslında yine alışkanlıklarımızla ilgiliydi. Pandemiden önce, çocuğumuz bizimle oynamak istediğinde “of, tam da zamanında söyledi: Öyle yorgunum ki!” diyenlerdensek bu süreçte de bir şey değişmedi. Çocuğumuz kendini yalnız hissetmeye devam etti. Tek fark okulda arkadaşları ile bu hissini biraz olsun azaltabilmesiydi.

Ben çevrimiçi sohbetlere girdim kavga ettim discord grubundan atıldım , şimdi başka bi discord grubuna katıldım orda kavga etmek kötü davranmak özelden kişileri rahatsız etmek yasak olduğu için kavga da etmiyorum kimseyle de konuşmuyorum. Ve evet, yabancı dili çok iyi geliştiriyor bu sayede Rus arkadaşlar edindim onlarla sesli konuştum , ve abim ablam kardeşim de oldu sosyal medyada , ama bir de diğer tarafı var kötü insanlar, ben şuan 15 yaşındayım ve son iki ay içerisinde siber zorbalık arttı bana atılan kötü mesajlar arttı. Sosyal medyamı kapattım

Bir takipçim

Demek istiyorum ki; eğer çocuğumuzla ilgili, onu yakından tanıyan, ona değer veren ve onu (sevdiğini iliklerine kadar hissettirerek) seven bir ebeveyn isek, pandemi dönemi ekran süresinin artmasından başka bir zarar veremez.

Ne yapmalıyız?

Bir çok anne çocuğunun dijital bağımlı olduğunun farkına varmış ve nerdeyse her gün bir sürü “ne yapabilirim?” mesajları alıyorum. Ne yazık ki bu annelerin bazıları, çocuğun davranışları katlanılmaz duruma geldiği ve artık kendilerini de rahatsız ettiği için çözüm arayışına girmiş durumdalar. Burada anneleri suçladığım izlenimi yaratmak istemem. Maalesef annelerin büyük bir çoğunluğu tehlikenin farkında olmasına rağmen çevresinden (özellikle de eşinden) gerekli desteği alamamış, aşağıda sayacağım nedenlerden dolayı ipin ucunu kaçırmış haldeler:

  • Çocuğu anneannesine ya da babaannesine bırakmak zorunda olan ve onlara dijital sınırlar hakkında söz geçiremiyorlar.
  • Eşinden gereken desteği alamadığı için dijital sınırları uygulamakta güçlük çekiyorlar.
  • Birden fazla çocuk olduğunda yaş farkı dijital sınırları zorluyor.
  • Teknoloji hakkında yeterli bilgileri olmaması sınırları koymayı güçleştiriyor.
  • Çocuğun evde yalnız kalması durumu daha da zorlaştırıyor.

Yukarıdaki mücbir sebeplerden de anlaşılacağı üzere ilk yapmamız gereken yardım istemek. Eşinizden, annenizden, babanızdan, arkadaşlarının annelerinden, öğretmeninden ve gerekirse bir uzamanda yardım istemek. Bunlar herkesin söyledikleri… Bir de benim ekleyeceklerim var:

  • Çocuklarınızı sevin ve sevdiğinizi belli edin!
  • Onların kendilerini değerli hissetmelerini sağlayın.
  • Onlara ailenin bir parçası olduklarını hissettirin.
  • Onlara fikirlerini sorun ve dünyanın en önemli fikrini dinliyorcasına dikkatle dinleyin.
  • Sınırlar koyun ve bu sınırları kararlılıkla uygulayın.
  • Oynadıkları oyunları onunla birlikte oynayın. Beraber eğlenin.
  • Onları ev işlerine dahil edin.
  • Onlara ebeveynlik görevlerinizi ya da sorunlarınızı yıkmayın.
  • Kendilerini yalnız hissettirmeyin. Oyunsa beraber, filmse beraber, sohbetse beraber.

Kısıtlamalar işe yarar mı?

Hiç bir kısıtlama işe yaramaz, aksine daha fazla ilgi duydurur. Bunun yerine dahil olmayı tercih etmeliyiz. Çocuğun kendini dijital dünyaya çekmesinin sebeplerini hatırlayalım:

  • Kendini yalnız hissetmesi
  • Oyunlarda takdir edilmesi ve ödüllendirilmesi
  • Ailesinin umurunda olmadığını düşünmesi
  • Böylesinin ailesinin işine geldiğini düşünmesi
  • Sosyal medya ve oyunlardaki arkadaşlarının kendisine ailesinden çok değer verdiğini düşünmesi

Kısıtlamalara odaklanmaktansa yukarıdaki nedenlere odaklanmak daha doğru olacaktır. Eğer çocuğunuzun bilgisayar bağımlısı olduğunu düşünerek bir uzmana gidecek olursanız bunları öğrenmek için üstüne para da vereceksiniz. Eğer böylesi sizin için daha iyi olacaksa lütfen o parayı verin. Göreceksiniz ki işin kaynağı doğduğunuz güne kadar gidebiliyor.

Hatta o kadar ki şuan bir tanesi çocuğuna tahammül edemiyor ve psikoloğa gidiyor. Psikoloğun dediği bu yavru senin ilk çocuğun değil, sen birçok defa birçok insana ebeveyn olmuşsun bu sebepten çocuğuna tahammülün yok.

bir takipçim

Yani çocuğunuzun bu bağımlılığı kendi kendinize çözemeyeceğiniz ve altından tek başınıza kalkamayacağınız bir sorun da olabilir. Böyle bir sorunu kısıtlayarak çözebileceğimizi düşünmek de doğru olmasa gerek.

Evet. Çok uzattım. Özetle çocuğumuzun teknoloji bağımlısı olmasının suçu tek başına, biz, pandemi, babanın ilgisizliği ya da evde tek kalması vb. değildir. Bu çocuğunuz doğduğu andan başlayan ebeveynlik tutumları ile ilgilidir. Çocuklarımızın psikolojik esneklikleri ve toparlama güçleri (rezilyansları) biz yetişkinlerden daha fazladır. Bu da bizim avantajımız. Yani geç değil. Doğru tutumlara yönelerek işi düzeltme şansımız var. Unutmayın sabırlı olmalıyız. Çünkü bu bir anda düzelebilecek bir şey değil.

Bu yazıyı dilediğin platformda paylaşabilirsin!

0 0 oy
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments