Artık beden gücü gerektirmeyen hizmetleri dijital olarak yapabildiğimiz yeni bir çağa girdik. Uzaktan öğrenebiliyor, uzaktan çalışabiliyor, uzaktan danışmanlık alabiliyor, yanımızda olmayan arkadaşlarımızla birlikte oyun oynayabiliyor ve mesafe tanımaksızın sosyalleşebiliyoruz. Yani ekran sürelerimizi sınırlayalım derken, ekranlarla yaşamaya başladığımızın farkına vardık.

Bu sayfalarda ekran süreleri hakkında kim bilir kaç yazı yazdım. Şimdi o yazdıklarımın hepsini unutup her şeyi yeni baştan yazmam gerekiyor. Çünkü dijital yaşamın kuralları artık eskisi gibi değil ve bir daha hiç bir zaman eskisi gibi olmayacak. Belki de uzun zamandır atmaya korktuğumuz o adımı salgın döneminde mecburen attık. Yani dijitalin bize sağladığı olanakları daha çok, daha insanca kullandık ve artık geri dönmeye niyetimiz yok.

Hepimiz işlerimizi ekran başında yapmayı öğrendik!

Çocuklarımız eğitimlerini ekranın başında almaya başladı. Bu öğretmenlere uzaktan eğitim vermeyi, okullara uzaktan eğitim için organize olmayı öğretti. Yeni dönemde de eğitimde teknolojinin kullanılmaya devam edileceği konuşuluyor.

Ofisteki masamızın başında bilgisayar kullanarak yaptığımız işi, aynı bilgisayarı evimizdeki masaya koyarak yapmayı öğrendik.

Uzaktan danışmanlık hizmeti vermeyi öğrendik.

CANLI yayın yapmasını öğrendik. Kimimiz moderatör oldu kimimiz konuk. Her akşam birbirimize bildiklerimiz öğrettik.

Video çekmeyi, bilgisayarımıza yüklemeyi, video montajı, geçiş ve ses efektleri eklemeyi, YouTube’da kanal açmayı ve yürütmeyi öğrendik. Hepimiz küçük birer yayıcı olduk.

Doktorlar, canlı yayında hastalarının dertlerini dinleyip sorularına cevap verirken, çevrim içi matematik kursları yapıldı.

Zoom, Google Meeting, After Effects, Davinci Resolve, Photoshop kullanmayı öğrendik.

Canlı yayında görüntü kalitesini nasıl artıracağımızı, evde WiFi ayarlarını nasıl yapmamız gerektiğini öğrendik.

Ve, bütün bunları 70 gün içinde başardık.

Artık teknolojiyi insanlığın yararı için kullanmayı daha iyi biliyoruz!

Bundan önce evimizde sadece eğlence için kullandığımız teknolojiyi, artık eğitim başta olmak üzere, faydamıza kullanmanın yollarını keşfetmiş bulunuyoruz.

Anne ve babalar çocukları için, onların gelişimini olumlu etkileyecek uygulama ve oyun tavsiyeleri istiyorlar. Akşamları uzmanların canlı yayınlarını izleyerek teknolojiyi daha verimli kullanmanın yollarını arıyor, teknoloji uzmanlarının sayfalarını daha fazla okuyorlar.

Ekran süresini tartışmayı bırakmamız gerekiyor!

Artık şu bir gerçek ki; günlük ekran süresi için önerdiğimiz 2 saat hiç gerçekçi değil. 11 yaşından küçük çocukları hariç tutarak söylüyorum, ekran sürelerimiz günde 7~8 saat oldu! (Zaten 7~8 saatti demeliyim). Durun hep bir ağızdan itiraz etmeden aşağıdaki paragrafımı da okuyun lütfen.

Ekran süresi limiti tanımı; bir günde (her türlü) ekranın başında geçirdiğimiz toplam süre şeklindeydi. Bu tanımda bir değişiklik yok. Ama limit 2 saat olamaz artık. Çünkü çocuklar sadece uzaktan eğitim için günde 4~5 saat ekran başında. Bizler de onlarda aşağı değiliz. Bu sürede eğlenmiyoruz, herkes işini yapıyor. Yani “bu gün 2 saatin doldu, eğitimi bırak artık!” diyemeyiz. İş yerimizde “patron benim limit 2 saat, artık ekrana bakmamam gerekiyor! Bana müsaade…” de demediğimiz gibi….

Şunu eklemeden geçmemeliyim: Salgın başlamadan önce son yapılan araştırmadan, ülkemizde günlük ekran başında kalma süremizin 7 saat 29 dakika olduğunu zaten biliyorduk. (We are social 2019 anketi)

Ekranla birlikte yaşamayı öğreneceğiz!

Ekranlar yaşamımızın her alanına girdiğine göre, onlarla yaşamasını öğrenmek zorundayız! Neydi ekranın zararları?

  • Göz sağlığımızı bozuyor: 45 dakikada bir gözlerimizi dinlendirip, gözümüzün kurumasını önlemek için damlalar kullanacağız. Ekran üreticileri göz sağlığına zararı olmayan yeni ekranlar üretecek.
  • Uyku bozukluğuna yol açıyor: Ekranın mavi ışığı uykuya dalmayı geciktiriyor. O zaman yatmadan en az 90 dakika önce ekrana bakmayı kesecek, yaşamlarımızı ona göre düzenleyeceğiz.
  • Hareketsizliğe bağlı sorunlara neden oluyor: Ekran başında hareketsiz kalmak, obezite, kas zayıflıkları, omurga rahatsızlıklarına yol açıyor. O zaman her gün ekransız bir ya da 2 saat belirleyip, bu süreyi açık havada değerlendireceğiz.

Yani uzun ekran sürelerini bölerek kullanacağız. Küçük çocukları uzun ekran sürelerine dahil etmeyeceğiz. Bundan böyle, ekranlarla birlikte yaşamayı öğrenmeli, dijital dengeyi kurmak ve faydalı dijital alışkanlıklar edinmeye devam etmek zorundayız.

Bundan böyle ben de dahil, dijital denge araştırmacıları sizlere yeni dijital diyetleri önermeye başlayacak. Bu sefer öncü ben olmak istedim. Sağlıkla kalın…

Bu yazıyı dilediğin platformda paylaşabilirsin!

0 0 oy
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments