“Çocuklar düşe kalka öğrenir!”…

Aslında yazının başlığı “Çocuklarınızın Kaybetmesine İzin Verin” olacaktı. Ancak bu başlığın bizim kültürümüzde biraz alınganlık ya da yanlış anlaşılmaya neden olabileceğini düşündüm ve eşimle kızıma da danıştım. Yazının ilk cümlesi olan “çocuklar düşe kalka öğrenir” kızım Ela’nın önerisi. Hep birlikte karar vererek “kaybetmek” yerine “hata yapmak” terimini kullandım.

Hepimiz çocuklarımızı seviyoruz ve onların bizim çektiğimiz zorlukları çekmemesini, girdikleri her yarışmada kazanmasını, istedikleri her şeye sahip olmalarını ve acı çekmemelerini istiyoruz. Bunlar doğal. Ama gerçekte hayat toz pembe değil ve biz anne babalar olarak çocuklarımıza hata yapabileceklerini, kaybedebileceklerini ve her zaman her istediklerine sahip olamayacaklarını öğretmeliyiz.

Sahte başarılarla büyütülen çocuklar gerçek hayatta büyük hayal kırıklıklarına uğruyorlar.

Özel okullarda büyüyen çocuklarımızın bütün dersleri başarılı, girdikleri her yarışmada kaybeden yok, hem müzik, hem robotik, hem matematik klubünde başarılı… Artık ulusal bir resim yarışmasında bile herkese ödül veriliyor. Böylece onlara sahte bir başarı ortamı yaratmış oluyoruz. Bu sahte başarı ortamından gerçek hayata adım attığında işlerin hiç de öyle yürümediğini görecektir. Bu da onda büyük hayal kırıklıkları ve bunalımlara yol açar.

Evet çaba göstermesi önemlidir ama bir koşu yarışmasında 8. olması “kazanmak” değildir.

Pedagog ve psikologların yeni moda terimi “çaba göstermesi 1. olmasından daha önemlidir!”. Evet bir şeyi başarmak için gerekli olan şey çabadır. Ancak çabayı gösterdikten sonra yarışmada 8. olursa “çaba gösterdin bu da seni başarılı kılar” mantığı yerine “çabalaman önemliydi, ancak birinci olmak istiyorsan çabanı artırman gerekir” yaklaşımı daha doğru olacaktır. Bunu çocuğun her girdiği yarışmada 1. olması gerektiğini düşünen takıntılı ebeveynlerin yaptığı ile karıştırmamak lazım. Yarışmada 8. olduysa kazanamamış yani kaybetmiş demektir. Çocuğun bu kaybetme duygusunu yaşamasına izin vermelisiniz. Yoksa kazanmanın ne olduğunu hiç bir zaman bilemeyebilir. Bu da onu hayatın zorluklarına karşı yumuşak yapar.

Çocuğunuzun kaybetmesine izin verin.

Yetişkinler olarak çocuklarımızın bazı girişimlerinde başarısız olabileceklerini önceden biliriz. Ancak bunu bildiğimiz için onun kaybetmesini ya da hata yapmasını engellememeliyiz.

Kendi hatalarımızdan ders almamış olsak çocuğumuzun hata yapacağını nereden bilebilirdik?

Ödevini yanlış yapıyorsa lütfen siz düzeltmeye kalkmayın. Basketbola yeteneği olmadığı halde basket seçmelerine katılmasını engellemeyin. Bırakın ne yetersizliği olduğunu kendi keşfetsin.

Koşma düşersin!

Çocuk parkına Ela’yı götürdüğümde çevrede en çok duyduğum ve hala duyunca çok güldüğüm cümle “KOŞMA DÜŞERSİN!”. Evet düşecek. Düşünce kalkıp yeniden koşacak. Ela’nın dediği gibi çocuklar düşe kalka büyürler.

Çocuklarınızın hata yapmasına (ya da kaybetmesine) izin vererek başarılı olmalarını sağlayabilirsiniz.

Size cümle tuhaf mı geldi. Hiç bir tuhaflık yok. Eğer kaybetmelerine izin verirseniz ödülleriniz şunlar olacak:

Başa çıkma yetenekleri artar: Masa oyunları, spor karşılaşmaları ya da yetenek yarışmaları, hangisi olursa olsun çocuğunuzun denemesine ve kaybetmesine izin verirseniz, bununla başa çıkmayı öğrenecek, zamanla hangi alanlarda başarılı olduğunu keşfedecektir.

Hatalarından öğrenecektir: Katıldığı mücadeleyi neden kaybettiğini öğrenecek, hangi noktada hata yaptığını bilecek ve bir daha o hataları tekrar etmeyecektir.

Öz güveni gelişecektir: Kaybetmekle başa çıkmayı öğrenip, hatalarından ders çıkardıkça daha iyi olacak ve kendine olan güveni artacaktır. Öz güveni arttıkça daha da başarılı olacaktır. Bu harika bir süreçtir.

Empatisi gelişecektir: Yukarıdaki aşamalardan geçen bir çocuk, katıldığı bir yarışmada olsun gerçek hayatta olsun hata yapan başka birini görünce bunu anlayışla karşılayacaktır. Hatta ona yardım edecek onun da kazanan olmasında katkısı olacaktır.

Hayatın tadını çıkarabilecektir: Kaybetme ya da hata yapma korkusu olmadan denediği şeylerde komik durumlara düştüğünde kendine gülebilecek. “Acaba hata yapar mıyım?” korkusuyla hayatın tadını çıkarmaktan yoksun kalmayacaktır.

Hatalarını gizlemeyecektir: “Hata yaparsan ebeveynlerim kızıyor!” korkusu taşımayan çocuk, hata yaptığında bunu sizden gizlemeyecek ve sizin ona yardımcı olmanıza izin verecektir.

Daha iyi bir dünyada her aile çocuklarından öğrenecektir. Onlara öğretmek için çok acele ediyorsun. Öyle görünüyor ki hiç kimse onlardan öğrenmiyor ve onların ne kadar çok öğretecek şeyi var. Ve senin onlara öğretecek hiçbir şeyin yok.

OSHO – Çocuk…

Evet değerli dostlarım, bu gün her zaman beklediğiniz gibi dijital çocuklarla ilgili yazmadım diye düşünebilirsiniz. Ancak benim en çok önem verdiğim şey, dijital yaşam ile gerçek yaşam arasındaki “dengenin” oluşturulmasıdır. Çocuklarımız ancak bu denge sayesinde dijital yaşamda mutlu ve güvende olabilirler. Bu nedenle gerçek yaşamla ilgili ufak bir hatırlatma yapmak istedim.

Bu yazıyı dilediğin platformda paylaşabilirsin!

0 0 oy
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments